
Ortadoğu’nun kanlı tarihi, Amerika’nın bölgedeki varlığı ve İsrail ile olan karmaşık ilişkisi, yıllardır tartışmaların odağında. Kimileri “Amerika’yı İsrail yönetiyor” diyor, kimileri ise bu iddiaların abartılı olduğuna inanıyor. Ancak şu bir gerçek ki, İsrail lobisi ABD’de son derece etkili bir güç ve Amerikan dış politikasını ciddi şekilde şekillendirme yeteneğine sahip.
Peki, İsrail ABD’yi gerçekten kontrol ediyor mu? İsrail lobisi nasıl çalışıyor? Amerika neden İsrail’e bu kadar bağlı? Irak Savaşı’ndan Filistin meselesine kadar bu ilişkinin perde arkasını derinlemesine inceleyelim.
İsrail Lobisi: Görünmeyen Güç
ABD’de birçok çıkar grubu var. Silah lobisi (NRA), petrol lobisi, sağlık sektörü lobileri ve tabii ki İsrail lobisi… Ancak bunların içinde en güçlülerinden biri İsrail yanlısı gruplar. Bu lobi, siyasi bağışlardan medya etkisine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor.
İsrail Lobisi Nedir ve Nasıl Çalışır?
İsrail lobisi, İsrail’in ABD ile olan ilişkisini olumlu yönde etkilemeye çalışan ve İsrail lehine politikalar üretmek için baskı yapan bir güç merkezidir. En önemli temsilcilerinden biri AIPAC (American Israel Public Affairs Committee) yani Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’dir.
AIPAC, Amerikan Kongresi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Seçim kampanyalarına bağış yapar, İsrail karşıtı politikalara sert tepki gösterir ve ABD’li politikacıları İsrail yanlısı bir çizgide tutmaya çalışır.
Nasıl mı?
- Seçim Bağışları: ABD’de seçimler pahalıdır. AIPAC ve diğer İsrail yanlısı kuruluşlar, İsrail’e destek veren politikacılara büyük bağışlar yaparak onların seçilmesini sağlar.
- Medya ve Algı Yönetimi: İsrail’i eleştiren politikacılar veya akademisyenler, hızlıca "antisemitizm" suçlamasıyla karşılaşır. Bu durum, eleştirel sesleri susturmak için güçlü bir araçtır.
- Yaptırım ve Baskı: İsrail’i eleştiren bir siyasetçi veya gazeteciyseniz, kariyeriniz büyük darbe alabilir. Bu, Amerika’da “Filistin yanlısı” olmakla damgalanan pek çok ismin yaşadığı bir gerçek.
ABD-İsrail Yakınlığının Temelleri
Amerika ve İsrail arasındaki yakın ilişki sadece lobicilik faaliyetleriyle açıklanamaz. Bu ittifakın tarihsel, stratejik ve dini boyutları da var.
1. Tarihsel Bağlantılar
İsrail’in 1948’de kurulmasından bu yana ABD, İsrail’in en büyük destekçisi oldu. O dönemde Amerikan kamuoyunda, Yahudi halkının II. Dünya Savaşı’nda gördüğü zulme karşı bir devlet sahibi olması gerektiği fikri yaygındı. Truman yönetimi, İsrail’i ilk tanıyan devletlerden biri oldu.
2. Stratejik Ortaklık
Ortadoğu, petrol rezervleri ve jeopolitik konumu nedeniyle ABD için hayati bir bölge. Amerika, burada güvenilir bir müttefik arıyordu ve İsrail’i tam da bu nedenle destekledi.
- Askeri İşbirliği: İsrail, ABD için adeta bir “uçak gemisi” gibi çalışıyor. Orta Doğu’daki Amerikan çıkarlarını korumakta önemli bir rol oynuyor.
- İstihbarat Paylaşımı: Mossad ve CIA, ortak operasyonlar yürütüyor ve birçok konuda iş birliği yapıyor.
- Savunma Harcamaları: ABD, İsrail’e her yıl 3,8 milyar dolarlık askeri yardım yapıyor. Bu, dünyadaki en büyük yabancı askeri yardım paketi.
3. Dini ve Kültürel Bağlantılar
Amerikan toplumunun önemli bir kısmı, özellikle Evanjelik Hristiyanlar, İsrail’e güçlü bir bağlılık hissediyor. Evanjelikler, İsrail’in varlığını dini bir zorunluluk olarak görüyor. Onlara göre, İsrail’in korunması, Mesih’in ikinci gelişini hızlandıracak bir olay. Bu nedenle Evanjelik seçmen tabanı, İsrail’e büyük bir destek sağlıyor.
Amerika, İsrail'e Neden Karşı Çıkamıyor?
Teorik olarak ABD süper güç ve İsrail’e istediğini yaptırabilir. Ancak pratikte durum tam tersi.
- Kongre ve Beyaz Saray Baskı Altında: İsrail’e karşı çıkan herhangi bir Amerikan başkanı, Kongre’den büyük bir direnç görür. Örneğin, Barack Obama, İsrail’in Gazze politikalarını eleştirdiğinde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar birlikte ona baskı yaptı.
- Medya İsrail Yanlısı: Amerikan medya endüstrisinin büyük bir kısmı, İsrail yanlısı duruş sergiliyor. CNN, Fox News, The New York Times gibi büyük medya organları, İsrail karşıtı sesleri ya tamamen sansürlüyor ya da sert bir şekilde eleştiriyor.
- İsrail Teknolojik ve Askeri Olarak Güçlü: ABD’nin bölgedeki çıkarları açısından İsrail, vazgeçilmez bir aktör. ABD, İsrail’i kaybederse Orta Doğu’daki dengesi ciddi şekilde sarsılabilir.
İsrail Lobisi ve Irak Savaşı: Amerika'yı Kim Yönlendirdi?
2003’te Amerika, Irak’a savaş açtı. Peki, bu savaş neden çıktı? Kitle imha silahları mı? Demokrasi getirme arzusu mu?
Birçok araştırmacıya göre bu savaşı körükleyen unsurlardan biri de İsrail yanlısı isimlerdi.
- Neoconlar ve İsrail: Bush yönetiminde yer alan Paul Wolfowitz, Richard Perle ve Douglas Feith gibi isimler, İsrail’e yakınlığıyla bilinen “Neocon” ekolünün önemli temsilcileriydi.
- Saddam’ın Düşmesi İsrail’in İşine Geldi: Irak, İsrail’in bölgedeki en büyük tehditlerinden biriydi. Saddam Hüseyin döneminde Irak, İsrail karşıtı bir politika izliyordu. ABD’nin Irak’a girmesi, İsrail için büyük bir zafer oldu.
- Yanlış İstihbaratlar: Irak’ta kitle imha silahları olduğu yalanı, CIA ve İsrail istihbaratı tarafından desteklenen bir tezdi. Bu bilgiyle manipüle edilen Amerikan halkı ve Kongre, savaşa destek verdi.
Sonuç: Amerika mı İsrail’i Destekliyor, İsrail mi Amerika’yı Yönetiyor?
Gerçek şu ki, ABD ve İsrail arasındaki ilişki tek taraflı bir bağımlılık değil. Amerika, İsrail’e büyük destek sağlarken, İsrail lobisi de ABD siyasetini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmekte oldukça başarılı.
Bu durum, Washington’daki birçok politikacının neden İsrail’e koşulsuz destek verdiğini açıklıyor. İsrail’i eleştirmek, siyasi kariyerin sonu olabilir. Bu yüzden İsrail’e yönelik politikalar, ulusal çıkarlar kadar lobi faaliyetleri tarafından da şekillendiriliyor.
Ancak günümüzde Çin’in yükselişi, Rusya’nın agresif politikaları ve Orta Doğu’da değişen dengeler, ABD’nin İsrail’e olan bağımlılığını test eden yeni sınavlar yaratıyor. Gelecekte bu ilişkinin nasıl evrileceği, dünyanın jeopolitik dengeleri açısından belirleyici olacak.
Bu yazı, Amerika-İsrail ilişkilerini sadece yüzeysel iddialarla değil, somut veriler ve tarihsel bağlamlarla ele alarak oldukça kapsamlı bir analiz sunuyor. Özellikle İsrail lobisinin siyasi ve medya üzerindeki etkisini detaylandırmanız, konuyu daha anlaşılır kılmış. Ben de ABD’deki seçim süreçlerinin büyük ölçüde finansal destekle şekillendiğine dair pek çok örnek gördüm. İsrail lobisinin, siyasi bağışlar ve algı yönetimi yoluyla karar alma mekanizmalarını nasıl etkilediğini vurgulamanız, bu ilişkinin tek taraflı bir bağımlılık olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Ancak ABD'nin küresel stratejileri açısından İsrail'e verdiği desteğin ne ölçüde zorunluluk, ne ölçüde ideolojik bağlılık olduğu konusu daha fazla tartışılabilir gibi görünüyor. Belki ileride Çin ve Rusya gibi aktörlerin yükselişiyle ABD'nin bölgedeki öncelikleri değişebilir mi, bunu da ele almak ilginç olabilir. Teşekkürler, bilgilendirici bir yazıydı!
YanıtlaSil