Karanlığın Söyledikleri: ‘See’ ile Duyular Üzerinden Yeniden İcat

Dizi Adı: See
Yaratıcı: Steven Knight
Yayın Yılı: Sezon 1 (2019), Sezon 2 (2021), Sezon 3 (2022)
Oyuncular: Jason Momoa (Baba Voss), Hera Hilmar (Kahina/Alaa), Sylvia Hoeks (Maghra), Christian Camargo (Köl)
Temalar: Görme duyusunun yokluğu, bilgi ve iktidar ilişkisi, inanç sistemleri, doğayla uyum
Bölüm Sayısı & Süresi: Her sezon 8 bölüm, ort. 55–65 dk
IMDb Puanı: 7,6

“See”, uzak bir gelecekte geçen ve tüm insanlığın görme yetisini kaybettiği bir dünyayı anlatıyor. Teknolojinin çöküşünün ardından yeniden şekillenen medeniyette, bilgi ve güç paylaşımı tamamen farklı duyulara dayanıyor. Baba Voss’un (Jason Momoa) koruyucu ama aynı zamanda şiddet içeren mücadele sahneleri, hem epik bir destan hissi uyandırıyor hem de insan doğasının sınırlarını sorgulatıyor. Dizinin başarısı, sadece aksiyonun ötesine geçerek, görme – en temel duyulardan biri – elden gidince ne olur sorusunu derinlemesine irdeleyebilmesinde yatıyor.

Neden İzlenmeli?

Baba Voss karakteriyle See dizisinde karanlıkta duyuların yeniden keşfi.

Distopyanın Ötesinde Bir Düşünsel Keşif

Bir akşam üstü, elektrikler kesildiğinde pencereden dışarı baktığımda, karanlığın insan psikolojisi üzerindeki etkisini ilk kez gerçekten hissetmiştim. Tıpkı “See”deki insanlar gibi, etrafımdaki detayları kaçırmış, yalnızca duymaya ve dokunmaya odaklanmıştım. Dizi de bu zihinsel değişimi, karanlıkta şekillenen mitler üzerinden ustalıkla kuruyor. Kamera açıları yerine ses mühendisliği, renk paleti yerine ışık-karanlık dengesi, anlatı yerine söylence ön plana çıkıyor.

Performanslar ve Sinematografi

Jason Momoa’nın doğal liderlik duruşu, görme yetisini kaybetmiş bir kabilenin reisliğine inandırıcı bir derinlik katıyor. Sylvia Hoeks’in soğuk ve stratejik Maghra’sı, iktidar oyunlarını gözden yoksun bir toplumda bile nasıl kurgulayabileceğimizi gösteriyor. Yönetmen Jasper Wolf ve görüntü yönetmeni Erik Alexander Wilson, mat renk tonlarıyla kurdukları karanlık atmosferi, sadece görsel bir tercih olmaktan çıkarıp, anlatının organik bir parçası haline getiriyor.

Kimlere Hitap Ediyor?

  • Distopya ve felsefi alt metin sevenler: Görmenin ötesindeki dünya, varoluşsal sorulara odaklanıyor.
  • Antropoloji meraklıları: Görme duyusu eksik bir toplumun yapı taşlarını gözlemlemek, insanlık tarihini yeniden kurgulamak isteyenlere.
  • Aksiyon ve drama izleyicileri: Savaş sahneleri yoğun ama anlamlı; karakterler karar anlarında etik ikilemlerle karşılaşıyor.
  • Görsel estetik yerine hikâyesine önem verenler: Kamera hareketleri ve kurgu, şaşaalı efektler yerine duyuların dönüşümünü vurguluyor.

    Derinlemesine Analiz

    1. Görmenin Yokluğunda Gerçeğin İnşası

    Michel Foucault’nun bilgi ve iktidar ilişkisi çerçevesinde baktığımızda, “See”de bilgi artık yazılı belgelere değil, söylenen hikâyelere ve nesnelerin üzerindeki izlere dayanıyor. Kabile büyükleri, gerçeği tanımlayan “sözü” güçlü olanlar oluyor. Benim öğrencilik yıllarımdaki tartışmaları hatırlıyorum: Kütüphanelerin yeri neyse, “See”de aynısı efsanelerin sokak efsanelerine dönüşmesiyle yaşanıyor.

    2. Görmenin Geri Dönüşü: Tehdit mi, Umut mu?

    Dizide ikizlerin doğuştan görme yetisi, kabileler arasında hem mesihî bir umut hem de kıyamet habercisi olarak algılanıyor. Bu, modern dünyada yapay zekâ ve genetik müdahale tartışmalarına paralel bir alegori sunuyor. Nasıl bugün “insanı aşan” bir teknoloji korku ve heyecan uyandırıyorsa, “See”de de gören bireyler aynı duyguları tetikliyor.

    3. İnanç, Mit ve Duyuların Politikleşmesi

    Görmek günah; dokunmak kutsal. Bu, yeni bir teolojinin temeli haline gelmiş durumda. George Orwell’in 1984’ündeki “Gerçek, Partinin söylediğidir” ilkesine benzer şekilde, “See”de gerçeklik, sesi yüksek çıkaranın gerçeği oluyor. Margaret Atwood’un distopyalarında olduğu gibi, iktidar insanları bilişsel düzeyde kontrol etmeye çabalıyor.

    4. Doğayla Uyum ve İlkel Denge

    Dizide bitkilerin kokuları, dokuların dokunuşu, canlıların çıkardığı sesler iletişimin parçası. Bir keresinde, kuş sesi kaydı dinlerken dışarıda çalıların hışırtısına kulak vermiş ve doğayla kurduğum bağın ne kadar zayıfladığını fark etmiştim. “See”, insanın duyularını keskinleştirerek, medeniyetin doğayla yeniden kaynaşabileceğini gösteriyor.

    5. Baba Voss’un Katmanlı Dünyası

    Jason Momoa’nın canlandırdığı Baba Voss, Shakespeare’in trajik kahramanları gibi güçlü fakat kırılgan. Bir yandan ailesini korumak için her şeyi yapan bir baba, diğer yandan şiddetin içinde kaybolan bir savaşçı. Onun ikilemleri, izleyiciye “hakanlık mı yoksa insanlık mı?” sorusunu sorduruyor.

    Bağlantılar

    • Marshall McLuhan: “Medya, mesajdır” derken, duyu üzerinden okunan bir medyaya işaret etmiş olabiliriz; “See” de görsel medyanın yerini ses ve dokunma hâline getiriyor.
    • Distopya Teorileri: Postmodern anlatılarda anti-kahraman temsili; See’in kahramanları, Nietzscheci “üstinsan” yerine, kırılgan insan figürleri.
    • Binge-Watching ve Dijital Platform: Apple TV+’ın platform stratejisi bağlamında, izleyiciyi karanlık bir dünyaya çekme yöntemleri, dizi kültürünü şekillendiriyor.

      Son Düşüncelerim

      İlk sezonu gece yarısına yakın bir saatte bitirdiğimde, perdede yansıyan son sahnenin karanlığıyla odanın neredeyse iç içe geçtiğini hissetmiştim. Görme duyusunu kaybetmiş bir karakteri izlerken, kendi algı alışkanlıklarımı sorguladım: Bilgiyi nasıl tüketiyorum, karanlıkta kaybolduğumda neye tutunuyorum? Dizi, aksiyon vadederken bambaşka bir iç yolculuğa çıkarıyor. Beğendiğim yönü, bu ikiliği koruması; zayıf bulduğum nokta ise bazı bölümlerde ritmin düşmesi ve alt metinlerin fazla yoğunlaşıp hikâyeyi zaman zaman sekteye uğratması oldu.

      Sizce medeniyet gerçekten gözle mi başlar, yoksa duymak, dokunmak ve inanmakla mı şekillenir?
      “See” üzerine sizin düşünceleriniz neler? Aşağıya yorumlarınızı bırakın, birlikte tartışalım. Yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak daha fazla kişinin bu farklı bakış açısıyla tanışmasına katkıda bulunabilirsiniz.

      Unutmayın, bazen en karanlık anlatılar, en derin soruları doğurur.

      Görüşlerinizi bekliyoruz! ✍️

      Daha yeni Daha eski